İçeriğe geç

Iğrenme duygusu nedir ?

İğrenme Duygusu Nedir? Eğitimcilerin Perspektifinden Pedagojik Bir Değerlendirme

Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve İğrenme Duygusunun Pedagojik Önemi

Bir eğitimci olarak, öğrencilerin hem bilişsel hem de duygusal gelişimlerini gözlemlerken, bazen onların karşılaştıkları duygusal engellerin öğrenmelerine nasıl etki ettiğini derinlemesine düşünürüm. İğrenme duygusu, eğitim sürecinde sıklıkla göz ardı edilen fakat oldukça güçlü bir etkendir. Bu duygu, bireylerin öğrenme süreçlerinde hem engel oluşturabilir hem de onların gelişimine katkıda bulunabilir. Peki, bu duyguyu pedagojik bir açıdan nasıl anlamalıyız?

İğrenme duygusu, genellikle rahatsız edici, hoş olmayan veya tehlikeli bir şeyle karşılaşıldığında ortaya çıkan güçlü bir duygu durumudur. Ancak, eğitimsel bir çerçevede, bu duygunun nasıl çalıştığı ve öğrenme süreçlerine etkisi oldukça karmaşıktır. Bu yazıda, iğrenme duygusunun ne olduğunu, nasıl işlediğini ve öğrenme teorileri ışığında pedagojik olarak nasıl ele alınması gerektiğini inceleyeceğiz.

İğrenme Duygusunun Tanımı ve Psikolojik Temelleri

İğrenme, temel olarak bir tepkidir; genellikle fiziksel ya da duygusal açıdan hoş olmayan, zararlı ya da tehlikeli bir şeyle karşılaşıldığında ortaya çıkar. Bu duygu, insanları potansiyel tehditlerden korumak amacıyla evrimsel olarak gelişmiş bir savunma mekanizmasıdır. Örneğin, bozulmuş bir gıda ya da hijyenik olmayan bir ortam insanları iğrendirebilir, çünkü bu tür durumlar sağlık için tehlike oluşturabilir.

Ancak, eğitimde iğrenme sadece fiziksel bir tepki değildir. Aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir tepki olarak da karşımıza çıkar. Öğrenciler, bazen zorlayıcı bir ders içeriği ya da karmaşık bir konu karşısında da benzer bir duygu yaşayabilirler. Bu noktada, iğrenme duygusunun öğrenme süreçlerine etkisi önemli bir konu haline gelir.

İğrenme Duygusunun Öğrenme Sürecindeki Rolü: Pedagojik Perspektif

İğrenme, genellikle olumsuz bir duygu olarak algılansa da, pedagojik açıdan baktığımızda bu duygu, öğrencinin öğrenme sürecinde önemli bir işlev görebilir. Özellikle duygusal öğrenme teorileri, bu tür güçlü duyguların, öğrencilerin deneyimleri üzerinde nasıl derin etkiler bıraktığını vurgular.

David Kolb’un Deneyimsel Öğrenme Modeli, öğrenmenin aktif bir süreç olduğunu belirtir. Öğrenme, bireyin deneyimlerinden ve bu deneyimlere verdiği tepkilerden şekillenir. İğrenme duygusu, öğrencinin zor bir konuya karşı gösterdiği ilk olumsuz tepki olabilir, ancak bu tepkiyi olumlu bir deneyime dönüştürmek mümkündür. Örneğin, bir öğrenci karmaşık bir matematiksel problemi “iğrenç” ya da “sıkıcı” olarak algılayabilir. Ancak, bu ilk tepkiyi aşarak çözüm yollarını keşfetmek ve başarıyı deneyimlemek, öğrencinin öğrenme sürecine katkı sağlar.

İğrenme Duygusunun Bireysel ve Toplumsal Etkileri

İğrenme, bireysel seviyede güçlü bir duygu yaratırken, toplumsal bağlamda da farklı etkiler yaratabilir. Bir birey, toplumsal normlara ya da gruptaki diğer üyelerin davranışlarına karşı iğrenme duyusu geliştirebilir. Bu, eğitimde sosyal öğrenme teorileriyle ilişkilendirilebilir. Albert Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı, bireylerin çevrelerinden gözlem yoluyla öğrendiklerini ve bu gözlemlerinin davranışlarını nasıl şekillendirdiğini belirtir.

Öğrencilerin sınıf içindeki davranışları, diğer öğrencilerle etkileşimleri, öğretmenle kurdukları ilişkiler ve toplumsal normlar bu duyguyu şekillendirebilir. İğrenme, bazen bireylerin kendilerine veya diğerlerine karşı olumsuz bir tutum geliştirmesine yol açabilir. Bu, öğrencilerin birbirlerine karşı olumsuz duygular beslemesine, dışlanmalarına veya empati eksikliklerine neden olabilir. Bu nedenle, eğitimcilerin bu tür duyguları yönetme ve olumlu bir sınıf atmosferi yaratma konusundaki rolü büyüktür.

İğrenme Duygusunu Yönetmek: Pedagojik Yöntemler

Öğrencilerin iğrenme duygusuyla başa çıkabilmesi için pedagojik yöntemler geliştirmek, öğretmenlerin önemli sorumluluklarından biridir. İşte bu noktada kullanılabilecek birkaç strateji:

– Duygusal Zeka Eğitimi: Öğrencilerin duygusal farkındalıklarını artırmak, onları iğrenme gibi güçlü duyguları yönetmeye teşvik edebilir. Duygusal zeka eğitimi, öğrencilerin duygularını tanımalarını, anlamalarını ve bunlarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmelerine yardımcı olur.

– Pozitif Pekiştirme: İğrenme duygusunu, başarısızlık ve korku gibi olumsuz duygulara dönüştürmeden önce, öğrencileri cesaretlendirecek bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Başarıları ödüllendirerek öğrencinin motivasyonunu artırmak, bu olumsuz duygunun aşılmasına yardımcı olabilir.

– Farklı Öğrenme Yöntemleri Kullanmak: Bazı öğrenciler, belirli öğretim yöntemlerine karşı iğrenme duyusu geliştirebilirler. Bu nedenle, öğrenme materyallerini çeşitlendirmek ve farklı öğretim yöntemleri kullanmak, öğrencilerin derse olan ilgisini artırabilir ve bu duyguyu yenmelerine yardımcı olabilir.

Öğrenme Sürecini Sorgulamak: Kendi Deneyimleriniz Üzerine Düşünün

İğrenme duygusunun öğrenme süreçlerinde nasıl işlediği hakkında düşündüğünüzde, kendi deneyimlerinizin farkına varmak önemlidir. Bir konuya karşı iğrenme ya da hoşnutsuzluk hissettiğinizde, bu duyguyu nasıl yönetiyorsunuz? Eğitimcilere ve öğrencilere önerim, bu duyguyu sadece bir engel olarak değil, öğrenme sürecinin bir parçası olarak görmeleridir.

– Hangi dersler sizi zorladı?

– İğrenme duygusu, derslere olan tutumunuzu nasıl etkiledi?

– Bu duyguyu yönetmek için neler yaptınız?

İğrenme, öğrenmenin başlangıç noktası olabilir. Bu güçlü duyguyu aşmak, öğrenmeye dair daha derin bir anlayış geliştirmemize yardımcı olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://piabellaguncel.com/